Yeni kitabım

Bazen bir sancıdan doğan soruyla gelir cevaplar.. Bu, sadece insanı anlama çabası değildir. Hayatı ya da hadi daha ileri gidelim kendimizi anlama, bilmeye doğru bir adımdır. Sormak gerek tuhaf çaba tuhaf hata ama sormak gerek. En çok da kendimize sormalı ve en çok da kendimizden bir cevap beklemeliyiz. Bu kitabın macerası da böyle bir soruyla"Yeni kitabım" yazısının devamını oku

SEZAİ KARAKOÇ’UN ŞİİRİNDE İMGELER

Hayrettin Orhanoğlu

dirilis_dunya_gorusu_ve_sezai_karakoc_sempozyumu_1448003779_7683

ÖZET

Türk şiirinde imge ve imgecilik anlayışı, özellikle İkinci Yeni sürecinde başlı başına bir tavır olarak algılanmaktadır. Oysa imgeci tavır, tematik ve göstergebilimsel yaklaşımların ötesinde daha çok bilinç algılarına yönelik veriler sağlaması sebebiyle şairi tanıma ve tanımlamada tutarlılık gösteren bir süreçtir. Dolayısıyla bir şiirin analizinde imge süreçlerine değinilmesi zorunludur. İkinci Yeni şiiri içinde kendine özgü nitelikleri olan Sezai Karakoç da imgeci bir şairdir. Ancak şairin gelenekle olan bağıntısı, onun imgeci yaklaşımına farklı bir gözle bakmamızı zorunlu kılmaktadır. Çoğu modern şairde olduğu gibi Karakoç’un şiirlerinde de dönemin ortak imgeleri yer almaktadır. Bu çalışma, şairin ortak imge düzeylerinde hangi farklılıklara sahip olduğunu açıklamaktadır.

Anahtar Kelimeler: İmge, Sezai Karakoç, şiir, bilinç, dünya

ABSTRACT

  • GİRİŞ
  • İmge ve İmgenin Kaynakları

Her sanatçıda belirgin bir şekilde karşımıza çıkan ve sanat estetiğinin temeline oturan bir imge anlayışı daima vardır. Bu yönüyle imge, yalın ve olumsuz bir karşıtlık, karşılaştırma, yineleme, bakışımlılık, abartma gibi sanatlarla denk sayılırken, çoğu zaman…

View original post 9.370 kelime daha

İdeolojinin Dili Dilin İdeolojisi

19. yüzyıl, yalnızca elektriğin, fotoğrafın ya da trenin icat edilişi ile değil aynı zamanda imparatorlukların yerini ulus devletlere bıraktığı bir kaos yüzyılı olarak anmak gerekir. Bu yüzden İlber Ortaylı’nın “İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı” kitabının temsil ettiği “en uzun” oluş, yalnızca Osmanlı için değil diğer imparatorluklar (Avusturya, Rusya, Almanya vb) için de geçerli olduğunu hatırlamak gerekir."İdeolojinin Dili Dilin İdeolojisi" yazısının devamını oku

Yok’lar Şiiri

Bana kalbinden bir ayna verdin yüzümün yarısı yok Kollarını açmış boşlukla sınanıyor ruhum ötesi yok Bak yolcu diyor sarhoş bu dünya yok Yoku neyle ölçersen ölç yoktan gelir yok Ağaçta nar toprakta buğday yok Bu nasıl sevmek varla tarttığın yok Kalbini açıp baksam kalbin yok Kasım 2021

Bir Dünya Düzelticisi  Olarak Berjer Koltukta Oturan Thomas Bernhard

İnsan ancak kötülük yapmak için yerinden kımıldar. Emil Michel Cioran Niye Dünya Düzelticisi ve niye Thomas Bernhard? Bir yazarın oturduğu yerden dünyaya meydan okuması ve kendi bedeninden itibaren bu Dünya boşluğuna nefretini olanca umutsuzlukla fırlatması niçin önem taşır ve bir yazar neden bir aydın kimliğiyle kaygının eşiğinde dünyayı düzeltmeye kalkar? Modern dünyanın sanatçısı bir yazar,"Bir Dünya Düzelticisi  Olarak Berjer Koltukta Oturan Thomas Bernhard" yazısının devamını oku

Değişmenin Gücü

Bir şeyin sadece varlığı cihetinden tesiri olmaz; gizli bir başka şeyin onun varlığına bitişmesi gerekir. Bu durumda kendisine bitişen şey müessir veya tesirin dayanağı olur.[1] Sadreddin-i Konevi 1- Değişme, Konevi’nin “müessir” ve “tesir” olarak sınırladığı eylem ve bundan etkilenen özneye göre şekillenir. Bu sebeple Tanzimat’ı da belirleyen ana düşünce de değişim olduğuna göre etkiden ve"Değişmenin Gücü" yazısının devamını oku

Şahmeran’ın Söylediğidir

Son şiir kitabımın ilk şiiri olan Şahmeran’ın söylediğidir dönüp dönüp okuduklarım arasındadır.

Hayrettin Orhanoğlu

kader bu demeliyim eninde sonunda yazılı olana

kalemle yoğrulmalı soluksuz geçen her güne

kuytu ve bir o kadar da sancısız beklemeli yol ayrımını

kısa yahut uzun adımlar atmalı hayata en çok

kifayetsiz harflerle ortasından başlamalıyım

kimin umurunda adımlar ha biraz beride ha ötede

kalacaksam orada yahut burada acısız bir bekleyişle

korkuların aynasından bakmalıyım

kefaretini ödemeliyim dünyaya ruhumun

köprüyse nihayetinde bu dünya hatırasız yahut dünü kayıp

kalanlar neyse geride hatırası olanın

kalıbı düzgün kesilmeli teyellenecek kumaşı

kadim bir bilgelikle örülmeli

kervanı ardı sıra gelmeli isimler ve sonra insan

kuyulardan daha derinse bu dipsiz dünya

kayda değer bir acısı olmalı uçurumun dibinde

koyu bir iniltiyle Eyüp olunmalı

kanayan yaradan sızan acıya sığınmalıyım

kapısı kapanmalı hiç yaşanmamış günlerin

kahkahalar uzağımda olmalı gülümsemeliyim en çok

kahramanlıksa merhamete yakın olmakla övünmeliyim

kollarımda derman kalmadığında acıyı taşımaya

kalbimin eczası olan aşkı sürmeliyim meydana

kalabalıkmış korkuymuş gölgeler ardım sıra

kala kala bir ben kalmalıyım kendime yabancı

kesik…

View original post 56 kelime daha